18 Ekim 2009 Pazar

Alıp Başlarını Gittiler...

Alıp başlarını gittiler bilinmeyene, hem de dönmemecesine... 
Nerede o cumbalı evler, o sokaklar, kaldırımlar, çeşmeler, sebiller ve daha birçokları neredeler... Boynunu büküp sessizce, kibarca terkedenlerin yerini hoyratça, saygısızca işgal eden bu sevimsizlik, görgüsüzlük "anıt"ları nereden geldi... Niye kimse engel olmadı olamadı... Öyle bir ihtişamdan böyle bir ucubeyi nasıl devşirdik bilemiyorum anlayamayorum (Özdemir Asaf böyle yazar... ondan aparma)... "Hakîki irticâ" bu olsa gerek... Hemi de "irticâ"nın "ağababası"... :) Yeryüzünde bir benzeri daha olmayan, "eşsiz irticâ"... :)

Anlı şanlı Süleymaniye şimdilerde ve hatta çook uzun zamandır adeta bir "Harâbe"... Elâlem fazla uzak olmayan geçmişine ait bir taş parçasını bile gözü gibi korurken, biz nasıl oldu da bu şehre ve onun gözbebeği semtine kıydık... Süleymaniye başkentin başkentidir neredeyse... Konstantıniyye'nin en parlak günlerinin simgesidir... Muhteşem Süleyman'ın Muhteşem Sinan'a yaptırdığı Muhteşem Süleymaniye'ye kucak açmıştır bu belde... Nasıl olurda bu halde olur? 
Akıl alır gibi değil... 

İstanbul neye uğradığını şaşırdı... Herşey o kadar hızlı oldu ki... 1453'ten 1950'ye kadar 500 binlerde gezen nüfus, son 50 senede neredeyse 15 milyona fırladı... Buna "İstanbul" mu dayanır?
Yine iyi direndi zavallı... Başka şehir olsa dümdüz olurdu... Moğol istilası gibi bir şey bu... "Geldiler güzelim İstanbul'u mahvettiler", "Biz eskiden Beyoğlu'na şapkasız kravatsız gitmezdik" (Bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi'nden... Babam da kızar bu lafa... "kırmızı halılar serilir istiklal caddesinin girişine... pabuçlarını çıkarıp beyoğluna yanlarında taşıdıkları terlikleriyle girerdi  insanlar " diye dalgasını geçer... "biz beyoğlu'nun cemaziye-l evvelini biliriz" demeyi de ihmal etmez... "cemaziye-l evvel"  hikayesi de çok komik daha sonra anlatırım... aslında bir ara babamı da anlatmam ondan da bahsetmem lazım, o artık sayıları gittikçe azalan tipik bir "istanbul efendisi"dir... tanınması, kayda geçmesi gerek) diyenlerden değilim... İstanbul'un yeni sakinlerine kızmıyorum da... Aksine onları anlamaya çalışıyorum, yaşadıklarının büyük bir travma olduğunu biliyorum... Objektif bir biçimde öğrenmeye anlamaya çalışıyorum olanı biteni... 

Aslında müthiş bir değişim yaşandı hâlâ da devam ediyor... Birileri bu efsanevî değişimin derli toplu bir tarihini yazmalı mutlaka... 

Çok dinamik, renkli, heyecan verici bir şehir İstanbul. Örneğin Kadıköy'den Taksim'e çıkmak önceden kestiremeyeceğiniz bir çok olaya gebe olabilir... Binbir çeşit insanla, olayla karşılaşabilirsiniz... 

Her köşesi ayrı bir renk bu şehrin... Boğaz deseniz apayrı bir "medeniyet"... (Abdülhak Şinasi Hisar söylüyor. Ben onun yalancısıyım. Bu arada onun "Boğaziçi Mehtapları"nı okumanızı öneririm. Klasik İstanbul Müziğiyle ilgilenen herkesin özellikle de müzisyen arkadaşların... Bu kitabı okuduktan sonra daha farklı müzik yapacaklarını iddia edebilirim...) Tarihi yarımada, Pera, Haliç, Üsküdar hepsi ayrı birer masal beldesi gibi...

Planlı programlı bir değişim olsaydı daha mı iyi olurdu acaba? Gelenler şaşırmasaydı, burada neyle karşılaşacaklarını bilerek hazırlıklı gelselerdi gelmeleri sağlansaydı ya da... Buranın sakinleri korkup kaçmasalardı, koruyabilselerdi kültürlerini kötü mü olurdu? Neyse olan oldu... Bari bundan sonrası ne yapacağımızı düşünelim, konuşalım, yazalım... :) Eğer İstanbul'un dertleriyle dertleniyorsak bunca derdimizin arasında... Belki de bir gün bakacağız ki "derman ararken derdine İstanbul'un" meğer "derdi ona derman imiş"... tamam buldum çözümü nerde arayacağımızı... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MERHABA


Bu blog'u oluşturmaktaki amacım, Doğu Roma'nın, Bizans'ın ve Osmanlı'nın başkenti, yeni arkeolojik bulgulara göre yaklaşık sekizbin yıllık tarihi olduğu ortaya çıkan rüya şehir İstanbul'la ilgili kişisel düşüncelerimi, duygularımı, notlarımı, fotoğraflarımı, alıntılarımı, bu medeniyete ait gördüğüm, okuduğum, dinlediğim herşeyi sizlerle paylaşmak... Elimden geldiğince nasıl muhteşem bir şehirde yaşadığımızın daha çok insan tarafından farkedilmesini sağlamaya çalışmak...